Bu Blogda Ara

28 Ağustos 2012 Salı

Yalan söyle ama hobi olarak

Neredeyse bütün ilkokul öğrencilerinin tenis oynamayı, kitap okumayı, yüzmeyi ve hayvanları çok sevdiği bir ülkedeyiz. Kitap okumayı o kadar çok seviyoruz ki güzide ülkemizde her yıl ortalama 6 kişiye 1 kitap düşüyor. Kitap okumayı sevmiyoruz yani bize sen böyle bol entrikalı diziler izlet hocam o yengesine, dayısı halasına, sonra hepsi bize kaysın bol entrika olsun içinde biraz romantizm koymayı sakın unutmayın biz çünkü çok severiz romantizmi böyle kadınlara bayılırız dokunamayız, onlara hep güzel sözler söyler el üstünde tutarız ama ara sıra döveriz, ara sıra olduğu için sağlam döveriz, o kadar döveriz ki öldürene kadar.Son yedi yılda kadın cinayetlerini on dört ket arttıracak kadar.

Sonra mesela tenise bayılırız. Tam bir erkek sporu bence tenis, bire bir çıkıyorsun nihayetinde.
Kim var?
Marsel İlhan.
Kaçıncı sırada?
87!
Başarı mı bu?
Değil.
Eee hani tenis oynamayı çok severdik. N'oldu?

Biz ülke olarak üzerimize atılan (çok çağdaşsınız, zekisiniz, aslansınız, koçsunuz) gazlarıyla yaşadık. Hoşumuza gitti. Tabi biz medeni insanlarız lan dedik. Sonra yavaş yavaş o kabuk kırılmaya başlayınca. Yakan, yıkan, yobaz, kadını öldürmeyi erkeklik zanneden yüzümüz ortaya çıktı. Hortladı, geri döndü işin kötü tarafı bununla gurur duyuyoruz. Devletimiz eksik olmasın önüne gelene posta koyuyor çok şükür şeklimiz yerinde. Yani yine kendimizi kandırdık asılında hiç öyle modern olduğumuz falan yokmuş.

Ezmek hoşumuza gidiyormuş meğersem. Gücü en kılcal damarlarımıza kadar hissetsek bile hep bi mağduriyet yaratmak hep bi ezik hissetmek ama bir yandan dibine kadar  ezmek istiyoruz.
Yalanlar söylüyoruz ama en kötüsü ilk önce kendimiz inanıyoruz.

Yalanlarla büyütülen insanlar,
yalanlarla intikam almaya çalışan insanlar,
yalanlarla sevişmek isteyen insanlar,
yalanlarla arınmak isteyenler,
yalanlarla adalet getirdiğini söyleyen insanlar,
ve yalanlarla demokrasi kahramanı olanlar.

Otur bi çay iç iyice bi soluklan yeğenim.
Ben sana yalan söyleme demiyorum, söyle ama hobi olarak.


17 Ağustos 2012 Cuma

Hayırlı işler

"Her an deprem olacakmış gibi depreme hazırlıklı olmalıyız" dedi badem bıyık, iyi ama senin toki dedeğin müteahhit burası deprem sonrası toplanma alanı olsun denilen yerleri satıp (sadece 750 bin tl'den başlayan fiyatlarla) ev satıyor. Sözün bittiği yere bina dikiyor. Deprem değil binalar öldürür diyorsunuz ama öyle değil. "Deprem değil toki öldürür" oldu o. İnsanları şehrin göbeğinde metroya 2 dk. havaalanına 25 dk'lık mesafede mezarlar alsınlar diye borçlara sokuyorsunuz. Neyse kentsel dönüşüm dediğiniz hadise elinizde patlamaz. Depremde zaten 7 milyon kişinin ölmesi bekleniyor derken. Ustalık dönemi çok bereketli. Hayırlı işler.