Bu Blogda Ara

23 Mart 2013 Cumartesi

saat kaç?

hava üzerine bi hırka alla bi yağmurluk giy arasında gidip geliyordu. böyle çok mutlu olduğun bi anda ağlayacak gibi olursun ya, hiç sebep yokken. işte öyleydi. yeni aldığım paketin ikinci sigarasını yakmıştım. kayalıkların üstünde oturmuş amaçsızca denize bakıyordum. saat böyle kararsam mı kararmasam mı arasındaydı, aslında o an çok güzel olduğunun farkındaydı. biraz ağırdan alıyordu her şeyi. iskelenin en ucundaydım.  yanıma geldi, üzerinde ince bir hırka vardı. oturdu. elini sigara paketine uzattı, bi tane aldı. yavaşça göğüsüme doğru eğildi. bu öküz değilsen sigaramı yak demek oluyordu. sigarasını yaktım. bitirene kadar konuşmadı. denize benim gibi amaçsız bakmıyordu, belli ki bir sıkıntısı vardı. ses etmedim. güneş düştü, hava soğudu. nasılsın diye sordum. gayet iyiyim dedi. yalan söylediği gün gibi ortadaydı. iyi olsaydı iyiyim derdi, gayet iyiyim demezdi. sonra kalkıp gitti. paketi yarılamıştım. son zamanlarda iyice abarttım şu sigarayı. biraz azaltmam lazım.

6 Mart 2013 Çarşamba

nefes

Acılarımızı paylaşmayı fena halde seviyoruz. Yaşadıklarımızı abartarak, yaşamadıklarımızı yaşamışçasına fısıldıyoruz ve büyük ihtimalle bundan zevk alıyoruz. Güzel zamanlarımızı zaten ''çeşitli sosyal mecralarla'' paralel yaşıyoruz. Ahh şu arkadaşlarla bilmem ne keyiflerimiz de olmasa ne yapardık, hayat nasıl geçerdi. Beğenilen kadını etkilemek için gündüzleri bilmem kaç ton renk değiştirip kabaran kuş gibi şov yapıp, geceleri yarın nasıl bi şov yapsam diye düşünmekten değil birilerini görmeyi nefes bile alamıyoruz. Ben bu kendimizi çok önemseyen hallerimize fena halde takmış durumdayım sevgili gönül dostları. Elbette önemliyiz, değerliyiz. Elbette anacığımızın kuzusuyuz. Elbette hepimizin şahane güzel işleri var ama siz kimsiniz lan benim bokumda boncuk var hallerimizi çözebilmiş değilim. Aslında durumun pek çözülecek tarafı yok bana kalırsa. Kalmamakla birlikte kesinlikle yok. Maaşlı işlerimizde çalışırken aslında hepimiz içten içe bir rock star gibi yaşıyoruz. Beğenilmeme korkusu var. Beğenildikçe daha çok beğenilme isteği. Mangaldan kalanlarla yetinen köpek gibiyiz. Bir de kafamızı okşadılarsa bizden iyisi yok. Kafamızı okşatmaya çalışmaktan kafamızı kaldırıp yıldızlara bakmayı unuttuk. Hiç öyle romantikleşmeden düz insan olarak soruyorum kendime. En son ne zaman baktın yıldızlara diye. Hatırlamıyorum. Baksaydım hatırlardım. Bu da bilmiyorum demenin başka yolu, hatırlamıyorum. BÜYÜK KAÇIŞ. Atmosfer daraldı, nefes alamıyoruz, cümle kuramıyoruz. Kötü grafiklerimizle, berbat seslendirmelerimizle teleshopping kanallarına döndük iyice. Keşke diyorum. Biraz daha temiz nefes alabilsek diyorum. Keşke diyorum.