Bu Blogda Ara

25 Mart 2012 Pazar

Ben,sen,o, bizsiz onlar.

Seni, beni diğerini yaşatan, yürüten, mutlu eden,.. daha ötesinde var eden ne desem  anne,baba vs. diye başlayan liste sıralanır gider şu yanlış ve yer yer sıkıcı günümüzde. Aslında Emek sinemasında izlediğimiz bir fil olsun, babanın içtiği 2000 sigarası olsun, bununla bağlarsak Unkapanı Tekel binası olsun,İstiklal caddesinde yürürken ağaca takılıp yırtılan hırkan olsun mesela.. Belki de sevgilinle hafta sonu gezmesi için gittiğin ada olsun, hepsinden uzak siz size geçirdiğiniz o güzel günün tek tanıdığı, o adanın faytonu ols....  olmasın yani bu saatten sonra istesen bile olmayacak. Ulu büyüklerimiz şöyle buyurmuş. Artık atlar olmasın, çünkü pis kokuyorlar, ortalığa pisliyorlar, basıp düşenler var, koku moku doku zarar görüyor... yok yok . Yeni bir ihale işleri vesaireleri durumu söz konusu olduğundan dolayı elektrikli araçlarla turlayın bu adayı bu saatten sonra dediler. Mesele sadece ihale olsaydı belki hak verirdim. Adamların parasal mevzuları sekteye uğramasın eee iktidar sonuçta ne kadar  ihale o kadar Atatürk cepte.  Atatürk sevgisini Hrant'ın katillerine bırakmayan okyanus ötesine, sevgi ve din insanına teşekkürü bir borç bilirim ayrıca.

Toplum bilinci dediğimiz hadise çok pis bi'şey.. Daha dün akşam ne yediğini hatırlamayan bir ülke olunca mevzu bahis yıkılan sadece eksi binalar olmuş oluyor, yenisi ne güzel diye destekler çıkılıyor. 10 yaşında okullarda pompalanan bizim ülkemiz öyle ulu, öyle güçlü bir ülke üfff ne biçim güçlü anlatamam yani o derece güçlü bizi dışarıdan yıkamazlar, ancak içeriden yıkarlar diye diye anlatılan mevzunun ta kendisi gözümüzün önünde yıkılan binalarmış meğersem. Hafıza silmek bina yıkmak kadar kolay olsaydın halama dayı derdim o ayrı. İşte o kadar kolay değil tamam ama şimdi biliyoruz eyvallah ama... Bu insanlar leyleklere sipariş verecek yeni veletler gelecek gözlerini su kaynakları kirlenmiş, üçüncü dünya sava..... yok yok öyle değil, daha kötü leş gibi bi yere gelecekler.. Biz buraya şimdilerde sözün bittiği yer demeye başladık evlet sen geldiğin zaman olan biten benim umurumda bile olmaz o zamana kadar küçük sahil kasabasına yerleşip, o küçük meyhaneyi açmış olurum. Evet küçük düşünüyorum en azından gerçeğin içinde olurum.

Sen plastik bir ormanın içinde kalacaksın, plastik binaların tam orta yerinde, plastik göz yaşları döken çirkin ve ucuz adamlarla dolacak çevren, sen bakıp gülersin belki. Hayal kurarsın hiç görmediğin o emektar sinemanın önünden geçerken.. Yorulur soluklanmak için yaslanırsın anneni ilk öptüğüm binanın dibinde.

Bilinç dediğin tek dişi kalmış canavar diyenler çıkar karşına çıkar.. çıkar.. ve çıkar diye ağlayarak.

Bu yazı saçma sapan bi yere geldi hiç böyle bi'şey düşünmemiştim. ama siz beni anladınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder