Bu Blogda Ara

18 Kasım 2012 Pazar

o iş öyle değil

Akşamüstü 5 buçuk 6 gibi telefon çaldı... Alo diyemeden küfürleri saydırmaya başladı, lan bi dur dememe bile fırsat vermeden gebersin orospu diye başlayıp, inşallah sokağın ortasında ...... diye devam etii. zehiri boşaltmasını bekledim, saygı duyduğumdan değil, akşam olmuş zaten enerjim kalmamıştı onunla mücadele etmeye. Sakinleşti, abi çok kötüyüm, akşam içelim dedi. Ne oldu  diye soramadan geberticem yoksa kendimi diye devam etti. Oğlum ay sonu geldi  ne içmesi diyemedim tabi. İkişer duble ama dedim. Tamam lan tamam işte diye teşekkür etti aslında. O benim ne hallerimi çekmişti. Gitmemek olmazdı.

Buluştuk Samatya'ya gittik, baştan uyardım onu fazla içme, zaten fazla paramız yok diye. Tamam lan diye  lafı ağzımın orta yerine tıkayıp bana ne kadar iyi bir arkadaş olmuğumu söyledi. Ayrıldı benden dedi. Bırakıp gitti. Ortada bi bok yokken siktir olup gitti. Beni böyle göt gibi oratada bıraktı. Sesi yüksekti ama çevremiz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu olduğu için sorun değildi, hatta arada yan masadaki memur kılıklı herif iyi olmuş bak kurtulmuşsun bile diyordu.

Neden dedim, demez olaydım. O sırada az mezemizin yanında birer duble rakımız geldi. İnsan gibi içmedi şerefsiz. Ben kahveye gidip bütün bi maçı tek çayla bitiren adam çizgimden sapmayacaktım ama. Hem gecenin sonunda hesabı ödeyecek birine ihtiyaç vardı ve o kesinlikle bendim. Neyse. Karşımda ayrılığın ilk şokunu atlatamayan, durumu daha kötüye giden bir zavallı vardı. Yatağa yattığımda onun kokusu var abi hala diye yükseldi. Nevresim takımını yıkamasını söyledim. O kadar kolay sanki diye yüklendi. Aslında o kadar kolaydı ama ayrıca yataktaki kokunun bu adamı böyle terse yatırdıktan sonra çekip giden kaşara ait olmadığını, aslında saçma sapan laboratuarlarda üretildiğini, o kokunun 200 lirası olan herkese ait olabileceğini anlatmak isterdim tabi ama ikinci dublesinde yamulmuştu. Saat daha 10 bile olmadan.

Bu halde evine götürmek olmazdı. bize getiridim, annem salonu açtı ona. Ölü gibi uyuyordu. Artık nasıl koymuşsa ayrılık, öyle uyuyordu işte. Bir iki saat oyalandıktan sonra uyudum. Sabah uyandığımda kalkıp gitmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder